3 Ağustos 2007 Cuma

ırak

ırak

binlerce yıldır geliyorlar
eskidi kapılarımız
topraklarımız çöl

hep deliler ve despotlar
kılıçları bıçakları topları ve uçakları
soydan kan emici ve arsız


Fırat ve Dicle
suladı bütün çanak çömleklerimizi
ölülerimizi yıkadık
ithal ve emanet bezlere sardık
çöle inen günlerin ikindisinde Babil
Şadd-ül Arap kan aktı ömrümüz

kara gözlü kızlarımız
kan çanağı gözlerle izlediler yıldız kaymalarını
suyun kenarına geldiğinde yılanlar
çekilmiş bir yay gibiydiler
kısrak ve yeğni
kimse dinlemedi
üstlerine indiğinde uzak batıdan
kişnek bir at siniri ve sırıtkan sığır
angloamerikan dişleri

sarı irin bağladı aysız geceler
kum fırtınalarında kırıldı develer
saraylar ve saraylar
bize neydi iki kral artığından
derimizi gerip sofralarına tuz bastılar
tepindiler
petroldü kanımız
kan paramız
canımız
gaz benzin mazot
aktık durduk Basra’ya
düşlerimiz kadar uzaklara
yabanın bombaları patladı tepemizde
akıllı akılsız
önce aç bırakıp sonra doyurdular
döve döve demokrat olduğumuz
anlaşılsın diye
kan işettiler
akrepler sardılar yaralarımıza
kuduz köpekler her yanımız
tutmasa da kolumuz kanadımız
bir yanımız umut bir yanımız

Hiç yorum yok: